13 Şubat 2008 Çarşamba

OĞUZ TANSEL hayatı ve şiirleri

ÇAĞRI

I

Yürümek yol yordam öğretir
Kuşun özgürlüğü uçtukça büyür
Atın ceylânın koştukça
Yolculuğa çıktıkça sular
Iğdeler yaprak çiçek açtıkça
Düşünüp yaptıkça insanlar
Ay batıp gün doğana dek
Dört mevsim on iki ay
Bilesin hep seni düşündüğümü

Oğuz Tansel




MAVU BOĞAZ

Kuşça Dağları�nın eteklerinde
Toprağa denize benziyor sabah
Irmak mavi köy mavidir
Siyah karakol mavi kanal
Orman yol köprü mavi
Yolcular maviymiş eskiden
Zulme karşı dağa çıkan
Erkinlik için yol kesen
Mavi eşkiyalar olmuş bir zaman
Kuş mavi ağaç mavi
Dağ mavi, aşk mavi
Dünya mavileşmiş burda
Mavi türküler aklımda

Oğuz Tansel




MASAL DÜNYASI

O masaldaki güvercinler mi
Böyle hür dolaşan bu göklerde,
Yıkanırlar maviliklerde;
Bir kıral kızı kimi,
Kimi şehzade sevgilisi,
Hatıralar gibi uçtular kanat, kanat�

Bir halk türküsünde kaybederim kendimi
Bir masal dünyasında yaşar,
Bir halk türküsünde bulurum seni.

Oğuz Tansel




TUTSAĞIN TÜRKÜSÜ

Ne korkunçtur hatırlamak uçuşunu,
Gönlünce uçan bir kuşun.
Anlamı bu mu insan oluşun?

Ayak izi, dil yankısı kirletmemiş bir dağ başına,
Bir tanrı gibi göçmek murat taşına
Içimdeki dağları birbirine vurmak;
Kalbsiz bir tanrı gibi şöyle kenarda durmak;
Özlenip aranmamak, aranıp bulunmamak.

Oğuz Tansel




SALKIM SÖĞÜT

Ayrılıktan eğlim eğlim dalların,
Düşüncelere dalmışsın kapkara.
Başın yerde gözlerini mi yitirdin?
Gölgen toprağa uzanmış, düşüncelerin suya.
Toprak adamına benzer duruşun,
Ağacım, bana da ver sabrından.
Yapraklarında taze ay ışığı,
Bezgin değilsin yaşamaktan.

Iyi insanların düşünü azma
Içli türküler söyleyerek geceleri,
Bu yoldan hırlı geçer, hırsız geçer,
Yalnız, can dayanmaz ayrılığa.

Büklüm büklüm dalların �dönen yerleri�
Tel tel nakış, kimseye deme.
Insanın insan elinden çektiği,
Ağacım, dert oturdu yüreğime.

Beni, dalların bir hoş eder,
Bir sevgili yakınlığı sarar içimi.
Esmerim, boş ver de gel,
Ekmek, su gibi özledim seni.

Oğuz Tansel




ADAMLAR

Adamlar; yolağzında çömelekalmış,
Alınları, elleri çizgi çizgi;
Zincirlenmiş gibi düşüncelerden
Kaygılar içinde yüzleri.

Yüreklerindeki ateşten habersiz,
Gözlerinde toprak özlemi,
Yıllar yılı çağlamış
Başı boş sularca elleri.

Adamlardan güneşi içinde bulan,
Dumandan sıyrılmış dağ gibi;
�Bize uyuşukluk yakışmaz� diye
Doğrulup gürleyiverdi.

�Yaşamak için geldik dünyaya,
Yaratabiliriz iyiyi, güzeli.�
Günlük güneşlik kesildi yol
Kararlı gözleri.

Oğuz Tansel




MAYIS YAĞMURU

Gümüş tekerlekli altın araba
Atları köp içinde
Göklerin buluşması toprakla
Siyim siyim, ince ince
Yeryüzünde dönüp ağar.

Gümüş tekerlekli altın araba
Çocukların sevincini görmeyin
Güneş, aşkla besler yaşama gücünü
Eğri büğrü dönse de dünya
Şaşmaz yasaları doğanın.

Gümüş tekerlekli altın araba
Pırıl pırıl, el ele dallar
Hava ortak malı cümlenin
Gök her evin damında yıldızlarıyla
Dostluk boy vermede dal dal.

Gümüş tekerlekli altın araba
Toprağın özü kokan sevgili
Ayırmaz burası dağ, şurası ova
Doyurmak için varlıkları
Örnek verir eşitliğe.

Gümüş tekerlekli altın araba
Ateş her eli yakar
Olmasın beş parmak bir düzeye
Her elde beş parmak var ya
Yağmur müjde güzel günlere.

Gümüş tekerlekli altın araba
Arzular yaprak yaprak belirir
Yıkanıp arınır kötülüklerden
Bir mayıs sabahı yağmurdan sonra
Dünyamız yepyeni oluverir.

Oğuz Tansel




KAVAK AĞACI

Ilk ışık saygıyla selâmlar dallarını,
Başın ufuklar ötesinde güler.
Rüzgârların dilinden yaprak yaprak anlarsın,
Üstünde sevgisi cıvıl cıvıl serçeler.

Insanlara örnek duruşun,
Uzak diyarlardan selâm getirir leylek
Tavında toprak gibi gücün yeter yaza, kışa
Bizimkinden başka, aydın dünyan gerçek.

Yer yüzünün süsü, onuru
Işıl ışıl türkü söyler toprağa gölgen.
En temizi sevgilerin en arısı
Çalışanların hayatına yakın düşüncen.

Vücudun çelik gibi kavak ağacı
Seni kucaklamak gelir içimden.
Topraklarımda biriniz bin olsun,
Bütün iyi dilekler yürekten.

Oğuz Tansel




MUTLULUK PEŞINDE

I

Karanlık Dünya masalındaki
En küçük kardeşim ben
Yaralı devin indiği kuyudan
Yer altı hazinelerine gidiyorum
Dönersem bütün bezekler sizin
Yandıkça iniyorum indikçe yanıyorum
Bütün gemilerin halatları belimde
Karanlık dünyaların ilkinde
Bir demet karanfil gibi bağlı duran
Üç güzel kızı kavuşturdum özgürlüğe
Kara koyun koyunların şahı
Ak koyun yüreğimin yağı
Merkez katı sıvı ateş dünyanın
Tam ortasında bu katın
Bir çekirdek olmak gerek
O bütün tohumların özü
Erimiyen yanmıyan
Yer yüzüne bir çıkarsak
Gereksinmeyiz güneşe
O zaman kendiliğinden dağılır
Kardeşlik iyilik güzellik
Yaban otları gibi bürür dünyamızı
Dev burada kalsın
Yaralı kartala ok atmam
Biz dönelim çileli yolculuğa


II

Bir semender hakladım önce
Onunla değiştirdim organlarımı
Ateşlerin düşlere sığmıyanında
Zırhlara bürünmüş gidiyorum
Mercanların şafağında
Önce yitirdiğim gözlerimi buldum
Ellerim gerçek güneşler içinde
Kollarım kilometrelerce
Altın dağlar elmas dağlar
Hiç önemli değil gözümde
Kırmızı topazları gök yakutları
Zümrütleri yeşimleri
Güneş gözlerini aytaşlarını
Yanardağlar gibi atıyorum yer yüzüne
Çam gövdesi gibi yılanlar
Çini çini bakar gözüme
Gecesi gündüzü olmıyan bir dünyada
Timsah sırtında balık boynunda
Bir karabatak gibi dala çıka,
Arıyorum çekirdeği
Renk boy farkına bakılmazsa
Dünyamızın tıpkısıydı bu dünya
Yalnız tapınan bir yaratık görmedim
Yoktu savaş barış sözcükleri
Ilkin öldürdüğüm semenderden utandım
Timsahların balıkların sırtı geldi aklıma
Hayvanlardan özür dilerim.


III

Sözün kısası
Az gittik uzunluğuna
Uz gittik derinliğine
Mutlu çekirdeğe ulaştık
Kalbe benziyor kalbe
Balık gibi o da yüzer
Bütün âşıkların ateşi onda
Işığı seller gibi çağlar
Elini sür el olsun, gözünü sür göz
Altın gözlü balıklar zümrüt kuşlar
Elmas gözlü yılanlar yakut ağaçlar
Dile geldi sevinç içinde
Dünyamızı çevirmek için cennete
Elele verip cümle yaratık
Ileteceğiz yer yüzüne


Oğuz Tansel




DÜĞÜM

Söylediğin türkü korkuturdu beni
Yüreğimde kaygıların zehri
Ayrılık çaldı kapımı

Ürperirim yolculuktan
Çözülüverir düğümler
Kavuşan ellerde ışık
Ölür geride kalan

İç çeker göğüsler deniz gibi
İnanmak istenmez acı gerçeğe
Yolcu gider yıkılır dünya
Tren raylar üstünde kayar
Toprak ayaklar altında

Gümüş kanatlı bulutların rüzgârına
El verip düşmeliyim yollara
Şehir suyu çekilmiş değirmen
Başlar anılar dünyası


Oğuz Tansel




İĞDE AĞACI

Her sabah yürekten selâmladığım,
Baharda süslü, kışın çırçıplak,
Ana, kardeş gibi düşünürüm, sevgili
Bir halin var pek dokunur içime;
Ne kaygısız deyip imreniyorum sana,
Yerini beğenmiyorum bizim bahçede;
İçimde sanki beraber yaşıyoruz.
Sarı çiçeklerin erken tomurur;
Her halde hapislerle komşusun;
Yapraklarına özlem türküleri dokunmuş;
Dalların yıldızlarla konuşur;
Köklerin bilinmez düşlerde.
Neden bizimle konuşmuyorsun?
O canlı, dipdiri duruşunla,
Hep onu düşündürüyorsun,
Görmüşlüğün var mı iğde ağacı?
Özgür yaşamayı biliyor musun?

Oğuz Tansel




SELAM

Günaydın dostlarım
Amasya�dakiler İstanbul�dakiler
Düşünen başlar yaratan eller
Asya�da Afrika�da Avrupa�da
Dünyamızı güzelleştiren kollar
Özgürlük iyilik istiyen yürekler
Dünyanın herhangi bir yerinde
Çile çeken ter döken
İnsanlar için yurt için
Kinle yumruk sıkan
Özgenlik için savaşanlar
Doğmuş doğacak güneş çocukları
Düşünüp sevdiklerim görmeden
Prevert�in Barbara�sı
Gauguin�inkiler Matisse�inkiler
Özgür çingeneler adını yazmadıklarım
Topunuza candan selâm

Oğuz Tansel




MAYKU

Aylardan kiraz ayı
Gözlerime uyku girmez oldu
Karanlıkların ürpermesi dolar içime
Yüreğime ateş düştü Mayku.

İğde dallarından altınlar yağar
Testisi omuzunda, belinde eli
Kırlangıçların sevinci eteklerinde
Sevince dağlar dillenmeli

Burda taş olmuş gelinler kızlar
�Ayrılık var bir yandan� dudaklarında
Salla saçlarını öldür beni
Aklımı bıraktım sulara

Bahar sabahlarının tatlı yağmuru
Sendedir mânaların en güzeli
Ay akşamladı gözlerinde.

Oğuz Tansel




MAYKU

III

Kanıların değişmezdi hanı
Kömür gözlüm öpülesi ellerin
Ay ışığı doldurur odama
Tutsakların özlemi tüm bende
Seni denizi kuşları düşünürüm:
Tomurur kupkuru iğde dalları
Yollar boyunca türküler gider
Karanfiller dert olur aklıma
Kayan yıldız tepeden tırnağa aşk
Tutuşur bir gelincik tarlası
Fidanın topçiçeğim gün gün
Yüreğime burgu burgu gömüldün

Oğuz Tansel




BİLİNÇ IŞIĞI

Sevgi dolu yürekleri,
Canım dünya çocukları;


BİLİNÇ IŞIĞI

Işık özünden hamuru,
Mayası kardeşlik, barış,
Yapalım tükenmez ekmeği;
Sunalım yeryüzü sofrasına.
Dağı bağ yapan bu bilinç,
Güneş olur çalışan ellerde.
Savaş, kıyım, yıkım korkusu,
Karartmasın güneşimizi bir daha.
Özgürlük, barış, kardeşlik
En köklü, en soylu yasa.

Oğuz Tansel

Hiç yorum yok: