12 Şubat 2008 Salı

ALİ YÜCE hayatı ve şiirleri

SEVDALI SÖZCÜKLER

Beni tanımadın mı dedi
Bir sözcük bir sözcüğe
Çevir zamanın sayfalarını
Belleğini iyi yokla
İyi bak gözlerimin içine
Anılar devşir yüzümden

Bir yağmur sonrasıydı
Yan yana düşmüştük hani
Bir şiirin ilk dizesinde
Göz göze gelmiştik birden
Bir şey kımıldamıştı içimizde
Sonra sürülmüştük şiirden
İzinsiz öpüştük diye

Anımsadım dedi öbürü
Elin elime değince
Bindim sevdanın mor atına
Gittim ta eski günlere
Küçüldükçe büyüdü hüzün
Adını bilmediğim bir şey
Çıt diye kırıldı içimde

Ne acılar çektim bilsen
Nelere katlandım gurbette
Senetlere tutanaklara
Mahkeme kararlarına geçtim
Yıllarca ad oldum bir kötüye
Bir an bile unutmadım seni
Göz göze gelmedim hiç
Senden başka bir sözcükle

Sesin sesime değince
İçimdeki süt denizleri
Köpürmeye başladı gene
Öpüşe banınca dudaklarımızı
Kendi kokusunu duydu yosun
Şiirin gizli aynasında
Kendi rengini gördü menekşe

Haydi gel dedi
Dişi sözcük erkek sözcüğe
Başka bir şiire girelim
Görünmeden ozan abiye





HARİTADA DENİZE GİRİYORUM

Hem acılar eğitiyor
Hem türkü söylüyorum
Aslında bir yapının
Temelini atıyorum

Tuğlam pişmemiş daha
Demirim yok çimentom yok
Kumum kirecim hazır değil
Bu yapı ne zaman biter
Kaçıncı katta bulurum güzeli
Belli değil

Bir yağmur bulutunu
Elime alıp kokluyorum
Bulut mulut bahane
Aslında bir şiirin
Temelini atıyorum

İlk dizeyi yazıyorum
Kan ter içinde kalemim
Kimseye göstermeden
Haritada denize giriyorum
Ne zaman çıkarım bilmem
Hangi kıyıda bulurum güzeli
Belli değil

Boğazıma doluyor
Sözcükler şiir molekülleri
Yarı yoldan geri dönüyorum
Tatlı mı ekşi mi deniz
Rengi sarı mı pembe mi
Korsan beye sorun bunu
Vallahi ben bilmiyorum

Nerede bir çirkin görsem
Başımı önüme eğiyorum
Kıpkırmızı olunca şiirlerim
Utancımdan ölüyorum
Ben ne zaman dirilirim
Kaptan bey ne zaman ölür
Belli değil

Hem kentte oturuyor
Hem yalan söylüyorum
Bozuk çıkıyor fotoğrafım
Korsan beyin ölü töreninde
Gülerken yakalanıyor şiirlerim
Ben başarıyla somurtuyorum




SÖYLEŞTİLER

Boz Azime'nin oğlu
Selim Çavuş ile
Kör Nuru'nun oğlu Al'efendi
Söyleştiler

Dedim ya gene derim
Bizik Asarcık var ya Al'efendi
Bizim bu deyyus köyü var ya
Vallah billah adam olmaz
İtler köpekler olur da
Bizim köy olmaz Al'efendi
Dinime imanıma talağıma
Avradım benden boş olsun
Yalan yanım yere gelsin
Bizim köy adam olmaz Al'efendi

Adam ta Angara'dan kalkıp
Büyük başınnan ayağımıza gelmiş
Böyle mi değil mi Al'efendi
Yüzünden nur damlıyo şıp şıp
Ağzından bal akıyor konuşurken
Nohut gibi dane dane olup sesi
Beynimize giryo Al'efendi
Ah ki bizim köyde beyin nerde
Bir kulağımızdan girip
Ötekinden çıkıyo dedikleri
Böyle mi değil mi Al'efendi

Adam ne dedi bak Al'efendi
Kardaşlarım dindaşlarım
Verin kolunuzdan kopanı
Tanrı veren kullarını sever
Şeker gibi söz Al'efendi
Ah ki bizim köyün adamı ham
Toplana toplana ne toplandı
Üç bin lira para bir kamyon kavak
Yüzüm yere düştü utancımdan
Dinime imanıma talağıma
Bizim köy adam olmaz

Ne gülüyon Al'efendi
Bir çürüklük mü var sözlerimde
Haydi be Kör Nuru'nun oğlu
Gavır Ali sen de





KADIN YONTULARI

1

kadın
göz
şimşek
saç
sağanak
sırt
mermer
güvercin
ürkek
ıslak
taze
gerdeğe girer gibi girdi denize

2

kadın
kumral
kahverengi
sarışın
pembe
bel
kalem
beden
keman
bacaklar
merdiven
adımlar
şiir
yüreğimde evrensel kaşıntı





OLMACA

Ben çocuk olsaydım eğer
Kav çakmak satardım
Bulut amcalara
Pamuk şekeri alırdım yerine
Patlamış mısır alırdım

Ben çiçek olsaydım eğer
Hiç saksı giymezdim ayağıma
Ödünç kanat alırdım
Güvercin teyzemden
Barış uçardım üstünüze

Ben ırmak olsaydım eğer
Altıma saklamazdım ayaklarımı
Öyle yaklaşmazdım denize
Düşmana yaklaşır gibi
Sürüne sürüne

Ben tüfek olsaydım eğer
Patlamazdım kimsenin üstüne
Bir tetiğimden utanırdım
Bir de eğri parmağından
İnsan amcaların





HASRETİNDEN
AZIK

Acıkmayasın
Sevgi koydum
Azık sana

Yer dolusu çiçek
Gök dolusu güneş
Verdim sana
Üşümeyesin

Korkmayasın
Işık koydum
Azık sana

Öplüm öplüm
Öpülgen dost
Saçları denize
Dökülgen dost

Ağlamayasın
Yazık sana
Gülme koydum
Azık sana




EVRENSEL KARDEŞ

Tarar saçlarını
Örer anam
Bütün çocukların
Anası anam

Kucaklar babam
Şu koca dünyayı
Bütün çocukların
Babası babam

Çarpar yüreğim
Bütün göğüslerde
En uzak ülkenin
Komşusuyum ben

Haydi artık
Doğsun güneş
Batsın karanlık
Bütün çocukların
Kardeşiyim ben





TUTKAL

Bir sabah uyandım baktım
Düşüm yastığıma yapışık
Şiir yazarken ölmüşüm
Dilime yapışık sözcükler
Çığlığım tavana yapışık

Eğilip baktım pencereden
Rüzgar damlara yapışık
Gözlerim yapışık Antakya
Ölü götürüyor üç beş kişi
Ayakları yola yapışık

Kime küsmüş nar ağacı
Çiçeklerini yere atar
Cellat üşür gölgesinde
Tere batmış darağacı
Ayakları köze yapışık

Sen nasıl baharsın böyle
Bütün kuşların tek kanatlı
Korkuları tüylerine yapışık
Ağaçların çiçek açmış
Acıları dallarına yapışık

Sen ne biçim uygarlıksın
Parmağın tetiğe yapışık
Özgülük beslersin kafeste
Kadınların çiçek açmış
Sıcaklığı vitrinlere yapışık

Bir sabah uyandım baktım
Çürük bulutların altında
Takla atıyor kirli sular
Işığa sövüyor üç beş kişi
Kimlikleri yüzlerine yapışık





AÇ AĞZINI KARANLIK

İşim gücüm bu benim
Sorguya çekmek gerçeği
Sevginin rüzgarı ak da
Savaşın bayrağı niçin kara
Bütün suçum bu benim
Evreni kucaklamak
Çözmek kör düğümleri

Sonra bildiğiniz gibi
Gecenin içine attılar beni
Kirden pasaktan gecenin
Ta dibine yuvarlandım
Sevindiler gerisin geri
Acıya öfkeye bulandım
Aç ağzını karanlık
Dişlerini sayacağım

Eğilip aldı beni yerden
Halk anam güzel anam
Yıkadı kirimi pasımı
Ağrımı acımı silkeledi
Toz alır gibi aldı öfkemi
Sıcacık et koynunda
Yıllarca ısıttıktan sonra
Yeniden doğur beni

Giydim yeni giysilerimi
Çıktım yeni bir yola
Yeni ayaklarımla yürüdüm
Yeni gözlerimle baktım dünyaya
Günaydın dedim yeni sesimle
Başı sevda dolu bir değa

İşim gücüm bu benim
Sorguya çekmek çirkinleri
Emeğin suyu ak da
Sömürünün değirmeni niçin kara
Bütün suçum bu benim
Tahta çıkarmak güzeli
Uygarlığı halklamak

İşte sabah oldu
Yum gözlerini karanlık
Eski bir ormanda ben
Yeni bir ağaçmış gibiyim
Aç gözlerin karanlık
Tepeden tırnağa ben
Çiçek açmış gibiyim

Hiç yorum yok: